Esenyurt’un en çılgın sabahlarından biriydi. Girdik mi çılgın maceranı peşine! Hep derler ya ‘yirmi yaş dişidir, acı verir ama seni büyütür’. İşte öyle bir gidişat, bir çılgın sabah kadar şaşırtmacalı olamazdı sanırım. Günlerden bir gün, “Sıradan bir sabah”, dedim kendime ama Esenyurt’un ara sokaklarında gezinirken gözüme ilişti tanımadık bir tabela. Üstünde büyük harflerle yazılıydı: “Necla 20 yaşında – Sarışın Escort.”
Kapı önünde Necla’nın ışığında parlayan sarışın bir kirpik gördüm. Dedim ki kendi kendime, ‘ahanda başlıyoruz, karşıladı beni başka bir boyutun güzellikleri’! Düşünsene, sabah kahvenden bir yudum alıp gerçek dünyayı nasıl keşfedeceğini hesaplayamıyorsun; işte ben de öylece şaşırmıştım Esenyurt’un sürpriz dolu sokaklarından birinde.
“Ne bağırıyorsun heyecanla?” diye sordu esnaf Amca. ‘Necla böyle güzel işlerle uğraşıyor,’ dedim. Ondan sonra sırada bir çay muhabbeti: ‘Bugünlerde de bir Necla’dan iş var, bir gökyüzünden çilek yağmuru!’ Esnaf Amca’nın 50 yıllık mavi gözlüklerinin ardından gelen bakışı, bir uzaylı gibi hayalini devirdi zihinlerimizde. Herkesin merakının içine düştüğü, ‘Birmelden’den daha da tanıdık Necla işte, 20’lerinde ve sarışın rüyalarında.
Her şey işte en başından, bir tabeladan başlamıştı. Herkesin gördüğü ama kimsenin sorgulamadığı o tabela, Esenyurt sokaklarının rivayeti olmuştu adeta. İşte bu sabah, bu kısa ama yoğun sokak tarihine tanıklık ettiğimiz o sabah, Esenyurt’un hep anlatılan sarışın efsanesi: Necla 20 yaşında. Ve bir sabah daha, unutulmayan çılgınlığa bir satır ekleyerek son buldu.
Ah Esenyurt! Senin sokakların bitip tükenmez bir hazine gibi, içinde dolaştıkça keşfedilecek daha çok şey var. Belki bir gün… belki bir gün bir diğer macerada yine karışırız. Ama bu kez tabela başka olacak mı dersin?
Daha dün, güneşli bir öğleden sonra, Bakırköy'den yuvarlanarak gelen telefon çağrısıyla uyandım. Bildiğiniz gibi, telefon…